Estetik cerrahi alanında son zamanlarda şöyle bir eğilim yaşanıyor; American Society of Plastic Surgery’nin istatistiklerine göre, “etnik” hastalar için estetik cerrahi işlemler %13 artarak, estetik cerrahi prosedürlerinin yaklaşık dörtte birini oluşturdu. Ameliyat prosedürleri Hispaniklerde %173 ve Afrikalı Amerikalılarda %129 arttı. Burun estetiği en sık talep edilen ilk üç estetik cerrahi prosedür arasında yer aldı.
Bu değişikliklerle birlikte burun estetiği cerrahlarının farklı ırklar ve etnik kökenler arasındaki çeşitli estetik güzellik kavramlarını bilmesi ve her popülasyonun benzersiz anatomik özelliklerini en ince ayrıntısına kadar öğrenmesi zorunluluk haline geldi dersek yanılmayız.
Başarılı burun estetiği cerrahı; yüz uyumunu, dengesini ve kültürel estetiği korurken “etnik” burnu tutarlı bir şekilde değiştirecek tekniklere sahip olmalıdır. Burun estetiğinin temel ilkeleri tüm etnik kökenli hastalar için geçerli olsa da, ırkların geleneksel burun yapılarını birbirinden ayıran bazı önemli farklılıklar vardır.
Bu makalede etnik rinoplastiyi yani Afro-Amerikan, Hispanik, Hint, Orta Doğu ve Asya burunların genel tanımlamalarını okuyacaksınız.
İşte başlıyoruz…
İçindekiler
Etnik Rinoplasti Nedir?
Etnik rinoplasti terimsel manada sadece bir başlık olarak kullanılmıyorsa biraz yanıltıcıdır. Doğrusu etnik rinoplasti, çok sayıda karmaşıklığı barındıran genel bir terimdir. Bu başlık tipik olarak Afro-Amerikan, Hispanik, Hintli, Orta Doğulu ve Asyalı hastalardaki rinoplastiyi ifade eder. Fakat kültürel ve coğrafi faktörler tarafından tanımlanan çok ırklı karışımlar var olduğu için etnik grupları tanımlamak biraz zor hatta bazen imkansız olabilir.
Bu hastalar arasındaki geniş anatomik ve yapısal çeşitliliği düzene sokmak için birkaç araştırmacı her bir etnik köken içinde alt kategoriler geliştirmiştir. Bu etnik kökenleri birden çok alt kategoriye ayırma kaygısı, cerrahın her bir özel hasta için bireyselleştirilmiş bir tedavi algoritması uyarlamak yerine hastayı önceden belirlenmiş bir tedavi algoritmasına uyarlamasından kaynaklanmaktadır. Alt kategoriler yardımcı olsa da cerrahın belirli ırklar ve kültürler içindeki ortak ancak değişken anatomik özelliklere hakim olması kritik öneme sahiptir. Tabi aynı zamanda cerrahın çeşitli kültürel estetiği anlaması ve başarılı bir sonuç elde etmesi için uygun ameliyat teknikleriyle donatılmış olması gerekmektedir.
Bu makalede etnik terimi (sert bir genelleme olsa da) Afro-Amerikan, Arap, Hintli, Hispanik ve Asyalı hastaları ifade eder. Bu popülasyonlar, coğrafi ve kültürel örtüşmenin de etkisiyle birkaç ortak anatomik özelliğe de sahiptirler.
Etnik Hastalarda Rinoplasti
Uyum ve simetri güzelliğin temel unsurlarıdır ve hastanın ırkına veya etnik kökenine bakılmaksızın herhangi bir cerrahi planın ana amaçlarıdır. Batı toplumundaki güzellik standartları, büyük ölçüde Kuzey Avrupa özelliklerinden etkilenmiştir. Mesela bazı otoriteler estetik Kafkas kadın yüzünü açık, soluk, pürüzsüz bir cilde sahip olarak tanımladılar.
Aynı zamanda uzun kirpikli büyük, geniş aralıklı, çıkık elmacık kemikleri ve çok kalın olmayan nazik dudaklara sahip orta büyüklükte bir ağız… Buruna özgü estetik düz, dar bir köprü; belirgin çıkıntılı uç ve erkeklerde yaklaşık 90 ila 95 derece ve kadınlarda 95 ila 105 arasında burun-dudak arası açı…
Tabi buna güçlü bir tezat olarak, Afro-Amerikan burnu genellikle geniş, alçak bir sırt ile karakterize edilir; Daha az uç belirginliği, artan sırt genişlemesi veya daha kısa burun uzunluğu; burun-dudak arası açı ve düşük taban… Her hastanın burnu ve genel görünümü bu çok kültürlü geçmişi elbette yansıtacaktır.
Bununla birlikte Afrika diasporasının geçmişi ve çoğu Afro-Amerikalıların çoklu etnik kökenleri göz önüne alındığında, bu özelliklerin bir hastadan diğerine önemli ölçüde değişkenlik gösterebileceği unutulmamalıdır.
Bu çeşitlilik benzer özellikleri paylaşan Hint, Hispanik ve Arap topluluklarındaki rinoplastinin karmaşıklığına sebebiyet vermektedir. Bu etnik kökenlerdeki bu kadar büyük değişkenlik göz önüne alındığında, cerrahın etnik rinoplasti hastasını değerlendirmek için Kafkas rinoplasti hastalarında yaygın olarak kullanılan estetik standartları ve teknikleri kullanması uygun değildir. Benzer şekilde, rinoplasti için başvuran etnik hastanın burnunu Kafkas veya Kuzey Avrupa burun yapısına benzetmek için planlama yapması cerrahın bir hatası olur.
Aksine, burun estetiği cerrahı her hastanın estetik hedeflerini bireysel olarak belirlemelidir. Geçtiğimiz yıllarda muhtemelen burun estetiği için başvuran etnik hastaların bir çoğu, “kabul edilen güzellik standardı” olarak algılanan, Kafkas görünümlü burun istediler. Bununla birlikte, burun estetiği yaptırmak isteyen etnik hastalar, etnik karakterini koruyan çekici bir burun elde etmeyi arzulamaktadır.
Tüm bunlar eldeyken ameliyat öncesi muayene esnasında hedeflerin gerçekçi olup olmadığını ve estetik hedefi belirlemek cerrahın sorumluluğundadır.
Kafkas kadın burnu için tanımlanmış standartlar olsa da, Afro-Amerikan, Hint, Asyalı, Hispanik veya Arap burun estetiği için ideal bir standart henüz oluşturulmamıştır. Bazı otoriteler antropometrik ölçümler kullanarak Afro-Amerikan kadın burunlarının nesnel değerlerini ve oranlarını özetlemiş yine benzer şekilde başka otoriteler de, Karayipler, Orta Amerika ve Güney Amerika’dan gelen kadın Latinlerin antropometrik ölçümlerini yapmışlardır.
Bununla birlikte, bu heterojen popülasyonlarda önemli ölçüde değişkenlikler devam etmektedir. Bu yüzden farklı etnik kökenlere sahip hastalarda daha sık görülen anatomik özelliklerin genel bilgisi ve anlayışı cerraha ameliyat planlamasında yardımcı olacaktır. Örneğin yukarıda da bahsettiğimiz gibi Afro-Amerikan burnu, kısa bir kolumella(burun deliklerinin arasındaki orta kısım), geniş düz burun sırtı, hafifçe genişleyen taban, daha küçük burun-dudak arası açı, oval ve yuvarlak uç olarak tanımlanabilir.
Kafkasyalılarda ideal burun uzunluğunun 0,67 katına karşılık, burun uzunluğunun yaklaşık 0,5 katı olan yetersiz burun çıkıntısı sık görülür. Bu tarz genel farklılıkları dikkate almak, Afro-Amerikan veya beyaz ırktan olmayan ya da değişken anatomiye sahip herhangi bir hastada burnu yeniden şekillendirmeyi planlayan rinoplasti cerrahı için büyük önem arz eder ve doğru cerrah seçiminin önemi bu gibi incelikli durumlarda ortaya çıkar.
Otoriteler “beyaz” ırktan olmayan rinoplasti hastalarında tutarlı estetik sonuçlar elde etmek için aşağıdakileri hedefliyorlar:
1. Burun-yüz uyumu
2. Daha dar, düz sırt
3. Burun ucu belirginliği
4. Normal interalar mesafe(burun ucunun yanlara doğru ovalleşen genişliği)
Bu yönergeleri kullanmak ve hastaya uygun minik değişiklikler yapmak, burun estetiği cerrahını etnik rinoplasti çalışmalarında uyumlu sonuçlara ulaştıracaktır.
Afro-Amerikan, Hindistanlı ve Arap Burunları – Etnik Rinoplasti
Afrika diasporasının Avrupa, Asya ve Amerika’ya dağılması, öncelikle dokuzuncu ve on beşinci yüzyıllarda etkili olan Arap ve Atlantik köle ticareti sırasında meydana geldi. Bu dağılım, insanlık tarihindeki en büyük göçlerden biri olmakla birlikte dünya çapında çok sayıda ırk ve etnisitenin birleşmesinin de en büyük sebeplerinden.
Dünyanın dört bir yanındaki popülasyonlarda çoğu zaman Afrika etkileri vardır. Bu durum muhtemelen Afro-Amerikalılar, Latinler, Araplar ve Batı Hint Adaları’ndan insanlar arasındaki anatomik benzerliklerin de sebebidir.
Bu popülasyonlar, tarihsel olarak, beyazın dar burnunu tanımlamak için kullanılan bir terim olan ‘leptorrhine’in aksine, burnun geniş doğasına atıfta bulunarak ‘platirrin’ terimiyle genelleştirildi. Bu sınıflandırmalar artık tek bir ırk veya etnik köken için geçerli olmasa da, bu tarihsel kökenler Afrikalı Amerikalı, Hintli, Arap ve Hispanik hastalarda bulunan bazı benzer anatomik özellikler hakkında ipucu vermektedir.
Anatomik Çeşitlilikler
Kafkas burnu ile bu etnik grupların burunlarının arasındaki farklılıkların başlıcaları şunlardır:
Cilt kalınlığı, fibrofatty tabakası (deliklerin üzerindeki oval bölüm) , alar kıkırdakları, alar tabanlar ve kemikli piramit.
Bu hastalarda deri -özellikle burunun ucunda- tipik olarak daha kalın, nispeten esnek olmayan bir şekildedir. Aynı zamanda hastalar estetik olmayan bir burun ucuna neden olan artmış deri altı yağ dokusuna sahiptir.
Bu hastaların burun ucu kıkırdaklarının boyutu Kafkas hastalarınınkine benzer olsa da kıkırdakların arasındaki boşluk genellikle geniş ve yağ ile doludur.
Kemikli piramit, özellikle Afro-Amerikalılarda sıklıkla geniş bir burun tabanı, düşük burun sırtı ve derinleştirilmiş burun-alın arası açı ile karakterize edilir. Hal böyleyken basık burun görünümü, geniş burun tabanından ziyade sırt köprüsünün düşük olmasından kaynaklanır.
Sonuç olarak, bu senaryoda kemik tabanı kırıklarının aksine genellikle burun sırtı yükseltme önerilir. Arap ve Hintli hastalarda daha sık görülen varyasyonlar arasında önemli bir sırt kemeri, burun ucu dengesizliği, burun deliği asimetrileri, burun-dudak arasının düşük açısı ve çıkıntılı burun ucu bulunur.
Arap hastalarda burun sırtının düşük olması daha az yaygındır. Ancak geniş bir burun tabanı ve özellikle uç kısmında kalın yağlı deri çok karakteristiktir.
Tipik Orta Doğu Burnu: Yüksek sırt, kötü tanımlanmış bir burun ucu ve kalın bir yumuşak doku.
Hispanik Burun – Etnik Rinoplasti
Hispanik, Latin ve Mestizo terimleri, İspanyolca konuşulan ülkelerdeki hastaları tanımlamak için birbirinin yerine kullanılmıştır. Bu nedenle bu grup arasında görülen geniş bir burun yapısı çeşitliliği vardır. Melezlerdeki burun yapısı Avrupa, Afrika ve Hint burunlarıyla ortak özelliklere sahiptir. Bu nedenle, Afro-Amerikan burnu için yapılabilecek genellemeleri İspanyol burnu için yapmak daha zordur.
Hispanik burun estetiğinde öncü olan Ortiz-Monasterio, mestizo burunları Kafkas burunlarından ayıran birincil faktörler olarak 5 özellik belirledi. Birincisi, Afro-Amerikan burnuna benzer şekilde,
Hispanik burunlar daha kalın, daha yağlı, yumuşak dokulu bir burun derisine sahiptir. İkinci olarak, bu hastaların daha geniş ama daha kısa burun kemikleri ile nispeten küçük kıkırdak kubbesi vardır. Üçüncüsü, kısa medial crura ve zayıf bir kaudal septum nedeniyle, ucun daha az desteği vardır ve daha az çıkıntılı ve döndürülmüş görünür. Dördüncüsü, kolumella tipik olarak daha kısa bir membranöz septum ile gizlenmiştir. Son olarak, Hispanik hastalarda daha geniş burun delikleri vardır.
Antropolojik olarak ‘mesorrhine’ burun olarak adlandırılan ek özellikler, Hispanik burnu tanımlamak ve onu Kafkasyalılarınkinden ayırmak için kullanılmıştır.
Bunlar, belirgin şakak ve göz altı arası çıkıntıları olan daha geniş yüzleri, daha yatay yönelimli burun deliklerini, daha keskin bir burun-dudak arası açısını içerir. Hispanik popülasyonda dorsal hörgüç prevalansı görülmektedir. Bununla birlikte, bunlar, uç çıkıntısının olmaması veya daha düşük bir taban konumu nedeniyle belirgin hale getirilen sahte hörgüçler olabilir. Daha da önemlisi, burun ucu çıkıntısı Hispanik hastalarda görülen daha keskin bir burun-dudak arası açıya sebep olabilir ve uç yüzle ilişkili olarak aslında sarkık olmayabilir. Bu nedenle, burun-dudak arası açı pek çok kişi için burun ucu değerlendirmesinde doğru bir yöntem değildir. Hispanik hastada rotasyon. Hispanik popülasyonda bulunan burun mimarisindeki büyük çeşitliliği daha iyi tanımlamak için girişimlerde bulunulmuştur. Latinx (ABD’deki Latin popülasyonu) burunlarının Kafkas ve Afro-Amerikan burunlarıyla karşılaştırıldığında ilk antropometrik analizinde otoriteler kökene göre 3 farklı Hispanik grup tanımladılar: Karayipler, Orta Amerika ve Güney Amerika.
Karayip popülasyonunun burunları Afro-Amerikalıların antropometrik değeri taşıyan özelliklerde iken, Orta ve Güney Amerika’nın burunları Kafkasyalılara daha çok benziyordu. Daha sonra 3 burun tipinden oluşan sınıflandırma önerildi: Kastilyalı, Meksikan-Amerikalı ve Mestizo.
Bildirilen bulguların bir özeti olarak, ilk arketip veya Kastilya profilindeki hastaların, Afro-Amerikan popülasyonundan daha ince, değişken bir deri kalınlığı vardır. Radix (burun ile alnın birleştiği alan) genellikle belirgin burun kemikleri ile yüksek-normal bir konumdadır.
Uç projeksiyonu Kafkas popülasyonuna benzer olsa da, uç genişliği biraz geniş görünebilir ve tabanın genişliğinde değişkenlik vardır.
Meksika Amerikan profilindeki hastalar da değişken bir cilt kalınlığına sahiptir, ancak ilk grubun aksine daha düşük bir kök pozisyonuna sahiptir.
Kemikli dorsum belirgin olmasa da, azalan uç projeksiyonu büyük bir dorsal kambur yanılsamasına neden olur.
Bu hasta grubu için dorsal redüksiyon uygun olmayabileceğinden, bunun fark edilmesi zorunludur. Burnun geri kalanı, Kafkas burnu ile aynı özellikleri paylaşır.
Mestizo burnu, Karayip popülasyonuna daha çok benzeyen özelliklere sahiptir. Burun derisi daha bol fibrofatty dokusu (deliklerin üzerindeki oval bölüm) ise daha kalındır. Alar taban ve dorsum beyaz hastalarda görülenden daha geniştir. Burun ucu daha az çıkıntılıdır ve tanım kaybı vardır, bu özellikler Afro-Amerikan popülasyonuna benzerdir. Bu sınıflandırma şemaları, Hispanik hastada rinoplastinin önemli bir unsurunu pekiştirmektedir; burun yapısındaki büyük değişkenlik, nazal iyileştirme için bireyselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir.
Asyalı Burnu – Etnik Rinoplasti
Asyalı burnu, rinoplasti doktorlarının birincil olarak kalın deri ve yumuşak doku ile birlikte zayıf kıkırdaklı çerçevenin olmaması nedeniyle ikincil olarak karşılaştıkları en zorlu etnik rinoplastilerinden biridir. Ulaşılması gereken üç hedef şunlardır:
1. Hastayı memnun etmek
2. Etnik, estetik ve işlevsel bir sonuç elde etmek
3. Doğal bir görünüm elde etmek.
Bu hedefler arasında hastayı memnun etmek ulaşılması en zor olanı olabilir çünkü birçok hasta gerçekçi olmayan beklentilere ve beyaz bir burun elde etme arzusuna sahiptir. Hastalar, burun yapılarının altında yatan yapıları bilmedikleri için yüzlerine uygun olmasa bile modellerin veya ünlülerin burunlarına benzer burunlar hayal isteyebiliyorlar.
Cerrahın en önemli görevi, hastayı bu sonucun gerçekçi olmadığına, işlevsiz olduğuna, estetik açıdan hoş olmadığı ve onun kalın derisi ile elde edilmesinin zor olduğu konusunda ikna etmeye çalışmaktır. Ancak bu durum, cerrah ile hasta arasında iyi bir iletişim ile gerçekleşebilir.
Asya rinoplastisinde en sık karşılaşılan sorunlardan biri, daha az bombeli, Batılılaşmış bir burun ucu elde etme isteğidir. Belirgin bir burun ucu elde etmek daha çok alt kıkırdaklar alınarak yapılır.
Tabi alt kıkırdak azalması meydana geldiğinde, bu genellikle şu sorunlara neden olur: Sivrilik kaybı, ters dönüş, destek kaybı, burun tıkanıklığı, daha fazla bombeli burun ucu ve olası uzun vadeli burun ucu kontur düzensizlikleri…
Modern rinoplasti uygulamaları, azın çok olduğunu ve kıkırdak çıkarmanın modası geçmiş olduğunu öne sürüyor. Daha az kıkırdak çıkarılması ile birlikte yapısal greftleme yoluyla ek burun desteği sağlanmaktadır.
Ulusal ve uluslararası burun estetiği sempozyumları bu tekniklerin Revizyon Rinoplasti operasyonlarının azalmasına yol açabileceğini düşündürmektedir.
Kaynak: PubMed